SİNEMAYA DAİR...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşk Romanları

2 posters

Aşağa gitmek

Aşk Romanları Empty Aşk Romanları

Mesaj tarafından Destiny C.tesi Haz. 19, 2010 9:34 am

Genel.
Destiny
Destiny
Joker
Joker

Mesaj Sayısı : 435
Kayıt tarihi : 22/05/10
Yaş : 37
Nerden : Destiny..

http://fatihmuldur.websitem.info/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Aşk Romanları Empty Geri: Aşk Romanları

Mesaj tarafından Heyyam C.tesi Tem. 10, 2010 6:38 pm

halid ziya uşaklıgil-mai ve siyah

Aşk Romanları 975447143-6

1.KİTABIN KONUSU:Hayalleri olan bir gencin lise son sınıfta babasını kaybetmesiyle hayallerinin yıkılışı ve beraberindeki hayat mücadelesi.

2.KİTABIN ÖZETİ: Ahmet Cemil,babasının ölümünden sonra,binbir güçlükle okulu bitirir ve kız kardeşini ve annesini beslemek için çalışmak zorunda kalır.Bunun için elinden fazla birşey de gelmemektedir.Çünkü yabancı dil bilmekten başka bildiği birşey yoktur.Ona kalsa,bütün çalışmalarını şiir üzerinde toplamayı;edebiyatımıza bir başka yön vermeyi ister. Ancak hayat mücadelesi onu çok genç yaşta karşılar

Ali Şekip ,Hüseyin Nazmi gibi arkadaşlarıyla başlıca tartışma konusu budur zaten. Raci gibi kendisini kıskanan,arkasından dedikodular yaratan birine rağmen şiirde birşeyler yapacağına inanır . Bir yandan , Ahmet Cemil ,bu sarı , uzun saçlı, mavi gözlü ,kalem parmaklı genç, Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşi Lamia’yı sever.Tek kaygısı onunla evlenmek,ona layık bir yuva kurabilmektir.Fakat bu mümkün olabilir mi? Olabilecek mi? Hep bunu hayal eder.

Okulu bitirdikten sonra ,zavallı genç çok sıkıntılı günler geçirir.Evlerine gittiğin öğrencilerin şımarıklıklarına katlanmak zorunda kalır.Ekmeğini kazanır ama, neler pahasına! Böylelerinden para kabul etmeğe mecbur kalmak ona pek ağır gelir . Başka çare de yoktur. Pek dayanamaz hale gelince , bu sefer kitapçılara polis romanları tercüme etmeye kalkar. O çağlarda pek sayılı olan bu kitapçılar da onun derisini yüzerler.Geceler boyu göz nuru dökerek yaptığı anlamsız tercümelere hiç denecek kadar az para verirler. Ne öyle eserleri tercüme etmek ister , ne de parasını üzüle üzüle almaya razı olur.

Ahmet Cemil, günün birinde “Mirat-I Şuun” adlı gazetede çalışmaya başlar. Hayatı az çok düzene girer. Hatta ,gazete sahibinin oğlu Vehbi Efendi, Ahmet Cemil’in kız kardeşi İkbal’le evlenir. O zaman Süleymaniye’de eski bir evde oturan Ahmet Cemil, kız kardeşini mutlu görmek hevesiyle güzel bir düğün yapar. Ama bu evlilik, o zamanın evlenme şartları yüzünden başarılı olmaz. Evlenenler daha önce birbirlerini tanımadıkları için bağdaşamazlar. Vehbi Efendi çok kaba, durmadan içen , küstah bir kimsedir. Öyle alçak bir heriftir ki, karısı hamile olduğu sıralarda beslemelerini okşayarak onlarla gönül eğlendirir. Ahmet Cemil bu adiliklere dayanamaz .Gülle dokunmaya kıyamadığı biricik kız kardeşinin hırpalanmasına, hatta dövülmesine razı olmaz. Bir gece, Vehbi, İkbal’I öyle hırpalar, durumunu düşünmeden öyle bir tekme atar ki zavallı kadın çocuğunu düşürür. Ahmet Cemil, çıldırmış bir halde, arkadaşı Ali Şekip’in dükkanına kendini atar. Ali Şekip’e anasınden aldığı küpeleri, yüzükleri emniyet sandığına rehin etmekte kendisine yardım için gitmiştir. Kız kardeşini ölümden kurtarmak gerekmektedir.Hiçbir önlem zavallı İkbal’i ölümün pençesinden kurtaramaz.

Hüseyin Nazmi, uzakça bir görevle dış işlerine tayin edilmiştir. Memmundur. Ahmet Cemil, bir gün onu ziyarete gider. Bir aya kadar memleketten ayrılacak olan Hüseyin Nazmi, sevineceğini sanarak Ahmet Cemil’e başka bir haber daha verir. Lamia’yı evlendiriyorlardır.O zaman Ahmet Cemil Lamia’ya ait tek tük hatıra kırıntılarını bir daha yaşar. Bunlar, Lamia’nın çocukluğu ile ilgilidir. Zihninde, kızı, ailesinin ısrarıyla evlenmeyi kabul etmiştir diye tasarlar.Bir an sevgisini itiraf etmeyi düşünür.Ama yoksulluğu, işşizliği aklına gelince bir yuva kuramayacağını kabullenir. Bundan da vazgeçer.

Önce kardeşi, sonra Lamia… Geriye ne kalmıştır?Eseri mi?Genç adam,bütün ömrürünü koyduğu şiirlerini bir an bile duraklamadan ocağa atıp yakar. Yaşamı gözlerinde yaşlar,ağzında acı bir lezzetle seyreder. O esrin bir anlamı kalmamıştır artık.

Madem ki Hüseyin Nazmi gidiyor, o da gidecektir. Bir gün Taksim bahçesinde oturuken ileriye ait tasarlarını, tasarladıklarını hatırlar. Şimdi o da Anadolu’da bir görev alıp gidecektir işte. Kendisine kırgınlıktan başka birşey sağlamayan bu İstanbul’dan kaçacaktır. Kararını yerine getirir. Dertli anasını alarak bir vapura biner. Gece karanlığında, son defa İstanbulu, Cihangiri seyreder. Deniz karanlık, gece karanlıktır. Vaktiyle Tepe başında, gece, gözlerine bir elmas yağmuru gibi görünen ışıklar sanki sönmüştü. Şimdi her taraf simsiyahtı. Oda,güneşten, hayatın biçareliğiyle alay eden ışıktan kaçarak,sonsuz bir yoklukta mutlu ve rahat, yuvarlanıp gidecektir.
Heyyam
Heyyam
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 10/07/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Aşk Romanları Empty Geri: Aşk Romanları

Mesaj tarafından Heyyam C.tesi Tem. 10, 2010 6:43 pm

Gustave Flaubert-Madam Bovary

Aşk Romanları 504kaqoar3

Madame Bovary, Gustave Flaubert tarafından 19. yüzyılda yazılmış bir romandır.

Birçok yetke tarafından ilk çağdaş realist roman sayılan Madame Bovary ilk kez 1857 yılında basılmıştır. Yapıt, döneminde büyük yankılar uyandırmış, kitabın tümünün yayımlanması için Flaubert'in mahkemeye gitmesi gerekmiştir. Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan roman, realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir. Bu kitaptan sonra bovarizm akımı oluşmuş ve psikolojide tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamına gelen bir rahatsızlık olarak yer almıştır.

Time tarafından 2007 yılında açıklanan dünyanın en ünlü yazarlarına göre "Tüm Zamanların En İyi On Kitabı" listesinde, Lev Tolstoy'un Anna Karenina adlı yapıtının ardından ikinci seçilmiştir.

KONUSU
Kitap, iyi kalpli olmasına karşın sıradan bir doktor olan Charles Bovary'nin yüksek idealleri ve aşırı bir lüks tutkusu olan romantik karısı Emma Bovary'nin, yaşamının tekdüzeliğinden sıyrılmak için girdiği durumları ve yaşadığı çeşitli gayrimeşru aşk ilişkilerini konu alır. Yazar Flaubert karakterlerin iç dünyalarını açıklarken realizmin gözlemci yönünü kullanmıştır. Karakterlere dokunulacak gibi hissedilir çoğu yerde. Karakterlerin dışında doğa betimlemeleri de göz kamaştırıcıdır. Bir evin kapısına asılmış palto betimlenirken kendinizi evin içine girmiş bulursunuz. Baş karakter Emma Bovary'nin sergilediği davranışlar ve zinaları, o dönemde büyük yankı uyandırmış ve bu yüzden yazar Flaubert uzun yıllar boyu çeşitli eleştiri ve suçlamalara maruz kalmıştır...
Heyyam
Heyyam
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 10/07/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz