LOST
1 sayfadaki 1 sayfası
190610
LOST
LOST
Amerikan drama televizyon dizisidir. Program, Sidney, Avustralya'dan Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri'ne uçan bir yolcu uçağının kaza yapması sonucu Güney Pasifik'te gizemli bir adaya düşen kazazedelerin hikâyelerini konu edinmektedir. Her bölüm tipik olarak adada geçen ana hikâyenin yanı sıra, bir karakterin hayatındaki bir başka noktaya ilişkin ikinci bir hikâyeye sahiptir, yine de diğer zaman ile ilgili olaylar düzeni bu formülü sonraki bölümlerde değiştirmektedir. İlk bölüm, ilk kez 22 Eylül 2004'te yayınlandı[1] ve altı sezon yayınlandıktan sonra 121. bölümü ile şov, 23 Mayıs 2010 tarihinde sona erdi. Dizi, Amerika Birleşik Devletleri'nde American Broadcasting Company (ABC) kanalında yayınlanmakla birlikte, birçok ülkede bölgesel kanallarda yayınlandı.
LOST :: Yorum
Geri: LOST
Korkunç bir uçak kazası… Issız bir adaya düşen 42 kişi… Ve adadaki gizemler… Kaza sonrası hayatta kalanlar hem topluluk halinde yaşamaya alışmak zorunda kalırlar, hem de adanın gizemlerini çözmeye çalışırlar.
İşte LOST fenomeni bu satırlarla başlamıştı iki sene önce Eylül ayında. Dizi daha ilk bölümüyle adından oldukça söz ettirdi, nitekim ilk bölümü milyon dolarlar eden başka bir dizi daha henüz yapılmamıştı. LOST, ABC’nin 2004 yılındaki en büyük umuduydu ve bunun da altından başarıyla kalktı. Herhalde LOST kadar hakkında günde yüzlerce teori üretilen, her bölümü ertesi gün oldukça tartışılan ve izleyicisine bölüm sonlarında bir sonraki haftayı beklemek gibi bir işkence çektiren bir dizi daha yoktur. “Bir adaya uçak düşmüş işte, sağ kalanlar da adada yaşamaya çalışıyorlar, ne var bunda bu kadar abartacak?” demeyin; LOST’un adını ve şanını duyan diziye başlıyor ve bırakamıyor! Dizi ilk başta normal bir TV showu olarak başlamışken şimdi, yani 3. sezonuna az kala müthiş bir ticari kaynağa dönüşüverdi. Son rakamlara göre her bir bölümü o akşam 20 milyondan fazla kişi tarafından izlenen, bir o kadar da bölümü internetten indiren kullanıcılar olunca, zaten dizinin şanını duymamak elde değil. Dizi hakkında uzun uzun konuşmadan önce dizinin nasıl ortaya çıktığını, ne türlü süreçlerden geçtiğini kısaca anlatayım.
Her şey Ocak 2004’te başladı. ABC’nin o yılki genel müdürü Lloyd Braun önüne gelen “adaya düşen uçaktan kurtulanların başına gelenler” fikrinin geliştirilmesi siparişini verdi. İlk gelen senaryoyu beğenmeyince J. J. Abrams’a (“Alias” dizisinin yaratıcısı ve “Görevimiz Tehlike III” filminin senarist ve yönetmeni) bir pilot bölüm senaryosu yazdırdı. Jeffrey Lieber ve Damon Lindelof da dizinin yaratıcı ekibine dahil olunca süreç hızlandı. 2004 sonbahar sezonuna yetişmek için alelacele çekilen pilot, 10-14 milyon dolar arası tahmini bütçesiyle televizyon tarihinin en pahalı bölümü oldu. Haliyle böyle bir projeye yeşil ışık yaktığı için Lloyd Braun, dizi yayınlanmadan hemen önce görevinden alındı. Ancak LOST her ne kadar riskli bir olduysa da, şu anda televizyondaki ticari başarısı ve reytingi en yüksek az diziden biri. Pilot bölüm 22 Eylül 2004 tarihinde ABC’de yayınlandığında 18.6 milyon izleyiciyi ekran başına kilitledi ve primetime’ın zirvesine hemencecik oturdu. Daha ilk bölümüyle 20 milyona yakın izleyici çeken dizi az bulunur!
Böyle bir başarı elde ettiği için LOST’un ilk sezon 4. bölümünden sonra diziye devam kararı alındı. Dizi ABC’ye uzun bir süredir aradığı reyting ve reklam olanağını fazlasıyla sunmuştu. LOST bununla da kalmadı ve 21 Eylül 2005 tarihindeki ikinci sezon ilk bölümüyle 23 milyon izleyiciyi ekran karşısına çekti ve daha büyük bir başarı elde etmiş oldu. Daha sonra da ortalama izleyici sayısı 15.5 milyona oturdu. 2005’te Emmy, 2006’da da Altın Küre En iyi TV Drama ödüllerini topladı.
İşte LOST fenomeni bu satırlarla başlamıştı iki sene önce Eylül ayında. Dizi daha ilk bölümüyle adından oldukça söz ettirdi, nitekim ilk bölümü milyon dolarlar eden başka bir dizi daha henüz yapılmamıştı. LOST, ABC’nin 2004 yılındaki en büyük umuduydu ve bunun da altından başarıyla kalktı. Herhalde LOST kadar hakkında günde yüzlerce teori üretilen, her bölümü ertesi gün oldukça tartışılan ve izleyicisine bölüm sonlarında bir sonraki haftayı beklemek gibi bir işkence çektiren bir dizi daha yoktur. “Bir adaya uçak düşmüş işte, sağ kalanlar da adada yaşamaya çalışıyorlar, ne var bunda bu kadar abartacak?” demeyin; LOST’un adını ve şanını duyan diziye başlıyor ve bırakamıyor! Dizi ilk başta normal bir TV showu olarak başlamışken şimdi, yani 3. sezonuna az kala müthiş bir ticari kaynağa dönüşüverdi. Son rakamlara göre her bir bölümü o akşam 20 milyondan fazla kişi tarafından izlenen, bir o kadar da bölümü internetten indiren kullanıcılar olunca, zaten dizinin şanını duymamak elde değil. Dizi hakkında uzun uzun konuşmadan önce dizinin nasıl ortaya çıktığını, ne türlü süreçlerden geçtiğini kısaca anlatayım.
Her şey Ocak 2004’te başladı. ABC’nin o yılki genel müdürü Lloyd Braun önüne gelen “adaya düşen uçaktan kurtulanların başına gelenler” fikrinin geliştirilmesi siparişini verdi. İlk gelen senaryoyu beğenmeyince J. J. Abrams’a (“Alias” dizisinin yaratıcısı ve “Görevimiz Tehlike III” filminin senarist ve yönetmeni) bir pilot bölüm senaryosu yazdırdı. Jeffrey Lieber ve Damon Lindelof da dizinin yaratıcı ekibine dahil olunca süreç hızlandı. 2004 sonbahar sezonuna yetişmek için alelacele çekilen pilot, 10-14 milyon dolar arası tahmini bütçesiyle televizyon tarihinin en pahalı bölümü oldu. Haliyle böyle bir projeye yeşil ışık yaktığı için Lloyd Braun, dizi yayınlanmadan hemen önce görevinden alındı. Ancak LOST her ne kadar riskli bir olduysa da, şu anda televizyondaki ticari başarısı ve reytingi en yüksek az diziden biri. Pilot bölüm 22 Eylül 2004 tarihinde ABC’de yayınlandığında 18.6 milyon izleyiciyi ekran başına kilitledi ve primetime’ın zirvesine hemencecik oturdu. Daha ilk bölümüyle 20 milyona yakın izleyici çeken dizi az bulunur!
Böyle bir başarı elde ettiği için LOST’un ilk sezon 4. bölümünden sonra diziye devam kararı alındı. Dizi ABC’ye uzun bir süredir aradığı reyting ve reklam olanağını fazlasıyla sunmuştu. LOST bununla da kalmadı ve 21 Eylül 2005 tarihindeki ikinci sezon ilk bölümüyle 23 milyon izleyiciyi ekran karşısına çekti ve daha büyük bir başarı elde etmiş oldu. Daha sonra da ortalama izleyici sayısı 15.5 milyona oturdu. 2005’te Emmy, 2006’da da Altın Küre En iyi TV Drama ödüllerini topladı.
- Spoiler:
- Gelelim dizinin hikâyesine… (Ticari başarısı bile bu kadar çoksa..!) Başında da dediğim gibi dizi adaya düşen uçaktan sağ kurtulan bir grup kazazedenin adadaki yaşayışlarını konu alıyor. Bu kazazedeler belli bir yerden değil, her yerden ve her karakterden; başarılı bir cerrah, Jack (Matthew Fox), bir katil, Kate (Evangeline Lilly), bir dolandırıcı,Sawyer (Josh Holloway), bir esrarkeş, Charlie (Dominic Monaghan), bir milyoner, Hurley (Jorge Garcia), zengin bir genç olan Boone (Ian Somerhalder) ve üvey kız kardeşi Shannon (Maggie Grace), hamile bir bayan, Claire (Emilie de Ravin), Iraklı bir işkence uzmanı olan Sayid (Naveen Andrews), kutu firmasında çalışan ve aşırı batıl inançlı yaşlı bir adam olan Locke (Terry O’Quinn), Koreli bir çift Sun (Yoon-jin Kim) ve Jin (Daniel Dae Kim), doğumunu ve büyüdüğü yılları göremeyen bir baba, Michael (Harold Perrineau) ve oğlu Walt (Malcolm David Kelley), çocuğun köpeği Vincent ve daha nicesi… Bu insanların hepsinin bir geçmişi, Sydney’den Los Angeles’a uçan Oceanic Airlines 815 sefer sayılı uçağa binmeden önce yaşadıkları var ve bu yaşadıkları dizinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Daha ilk sezonun ikinci ve üçüncü bölümlerinden itibaren karakterlerin her birinin geçmişlerine yolculuk ediyoruz ve aynı zamanda onların adada yaşadıklarına odaklanıyoruz.
Ada da en az karakterler kadar normal bir ada değil; ormanın içindeki fısıltılar, karakterlerin geçmişlerine ait gizemli parçalar, 16 yıldır adada yaşayan Fransız kadın Danielle ve elbette 2. sezonun bombası Ötekiler (onlarla ilerdeki satırlarda karşılaşacağız.)
Dizinin ilk sezon on iki bölümünü seyredenlerin ilk düşündükleri şey, aslında hiçbir karakterin adaya düştükten sonra yaşamadıkları ve hepsinin öldüğü; ancak bu yapımcılar tarafından reddedildi. Adanın bir uzay gemisi olduğu söylendi; bu da yapımcılar tarafından reddedildi. Adanın paralel bir evrende yer aldığı söylendi; bu söylenti de yapımcılar tarafından yalanlandı – yani izleyici ne derse desin ilk sezon adanın sırrını çözemedi. Haa bir de unutmadan belirteyim, dizinin ilk sezonunda meşhur sayılar 4, 8, 15, 16, 23, 42’le de tanışıyoruz. Bu sayılar aynı zamanda dizinin milyoner ve şişko karakteri olan Hurley’nin milyoner olmasına sebep olan (evet, sebep oldu, yani sayılar lanetli!) loto rakamları.
Yapımcıların söylediklerine göre ilk sezon adayla ilgiliydi, ikinci sezon ambarlarla ilgiliydi, üçüncü sezon Ötekiler’le ilgili olacak, dördüncü sezon adanın mitolojisiyle ilgili olacak ve son sezon da dizinin bitişiyle ilgili olacak. Ancak yapımcılar, ABC’nin kendilerine bir sezon daha yaptırmak istediğini dile getirerek ekstra bir sezon daha yapabileceklerinin sinyalini veriyorlar.
Eğer bu yazıdan sonra heyecanlandıysanız ve diziyi merak ettiyseniz, hemen LOST’un Tiglon tarafından sunulan birinci sezon DVD setini alın ve izleyin, 2. sezonu da yakın arkadaşlarınızdan isteyin, emin olun birkaçı mutlaka LOST’tan haberdardır ve bu konuda sizlere yardımcı olurlar.
İlk 4 sezonunu izledim bence müthiş bi dizi çok sürükleyici. Bağamlılık yaratıyor yalnız bi bölümünü izlemeden öteki bölüme geçersen pek bi şey anlıyamıyorsun çünkü önceki bölümün cevaplarını buluyorsun. yalnız bi soruna kafanda yanıt buldunmu başka bi soru aklına takılıyor ki Lost dizisini böyle farklı ve sürükleyici kılanda bu. Kesinlikle çok güzel ki İlk 3 sezonu çok sürükleyici ve çok mükemmeldi üzerinde durulduğu konular gayet güzel ve akıcı bi şekilde işlenmişti. Bazen aklına takılan sorular kafanı karıştırsada kesinlikle izlenmeye değer bi dizi ki bütün dünyada fenomen haline gelmesi bunun en büyük kanıtı. Daha ilk izlediğim bölümde bile çok farklı bi yapım olarak bulmuştum açıkcası oturupta herkes bu diziyi izliyor bende izliyeyim diye bi düşünceye katılarak izlemedim İlk bölümüne denk geldim ve daha evvel hiç rastlamamıştım ve çok beğendim çok sürükleyici ve akıcı olduğundan hemen öteki bölümüne izliyim dedim bu böyle gitti işte. Taki 4. sezona kadar Amerikada finali yayınladı ama maalesef bi türlü 5 ve 6. sezonu çok izlemek istiyor olsamda izlemek kısmet olmadı bi türlü inşallah en kısa zamanda fırsat bulurumda izlerim. Özellikle hala 4 sezon finali aklımı karıştırmış durumda yalnız şuda varki izlemedim ama yakından da takip ettim yani 5 ve 6. sezonun konularını biliyorum. İzleyin işte çünkü bence izlemeyenler için büyük bi kayıp.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz